Dr. Üstün Ezer kimdir?
LÖSEV'in kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Dr. Üstün EZER, LÖSEV ailesinin şirin babası, çocuk uzmanı ve çocuk kan hastalıkları (Pediatrik Hematolog) uzmanıdır. Onun hayatını ve LÖSEV'in kuruluş öyküsünü ondan öğrenelim.
Sizi tanıyabilir miyiz?
1958 yılında Kayseri’de doğdum. İlk, orta, lise ve üniversiteyi Ankarada okudum. Kastamonu’da mecburi hizmet, Kırklareli’nde askerlik yaptım. Diyarbakır’da 3 sene proje yürüttüm.
Baba tarafım Hatay, anne tarafım Tekirdağ’lı. Siz nerelisiniz diye soranlara; ben Türkiye’liyim derim. Ne memleket ne de din, dil, ırk, mezhep ayırımı yapmadan benim için herkes birdir.
İnsan olması yeterlidir. Bu da LÖSEV’in “Önce İnsan” görüşü ile paraleldir.
Ne doktorusunuz?
1981 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdim. Önce Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ihtisası yaptım ve Çocuk doktoru oldum.
Daha sonra Lösemili çocuklara olan sevgim nedeniyle ikinci bir ihtisas yaparak Pediatrik Hematolog (çocuk kan hastalıkları uzmanı) oldum.
LÖSEV’i ne zaman ne amaçla kurdunuz?
1998 senesinde bir avuç idealist insanla birlikte LÖSEV’i kurduk. Ankara’da tedavisini sürdürdüğümüz 30-35 çocukla birlikte, 2 doktor ve 2 lösemili çocuğun babası el ele vererek bu vakfı hayata geçirdik. Hepimizin tek bir amacı vardı o sıralarda çok yüksek olan lösemiden ölümleri azaltmak, parası olmadığı için ölüme terk edilen yavrularımızı yaşatmak, Türkiye’deki lösemili çocuklara da Avrupa ve Amerika’daki imkânları sağlamak ve anne ile babalarının eziyet çekmesini engellemekti.
Siz özel hastanelerde dolarlı maaşlarla çalışmayıp tam 25 senedir kendinizi lösemili ve kanserli çocuklara adadınız. Neler hissediyorsunuz?
Hiçbir zaman paranın esiri olmadım. Benim için bir çocuğun hayatı her şeyden daha değerli ve önemlidir. Allaha çok şükür aç değilim açıkta değiliz. Aileden gelen birikimler ve gelirler ile doktorluk mesleğim beni namerde muhtaç kılmıyor. Yüzlerce trilyon lirayı iyileştirdiğimiz bir çocuğa ve annesinin hayır duasına değişmem.
Yapmak istediğiniz her şeyi yapabiliyor musunuz?
Kurulduğumuz günden bugüne kadar çok yol aldık. Önce bir hastane, sonra bir konak ve okul, daha sonra da kocaman bir köy yaptık. 30 çocukla başladığımız yolculukta bugün tam 10 bin hastaya ulaştık. Küçük bir dernekten kocaman bir dünya markası yarattık. Dünyanın “Kanser” konusunda en önde gelen kuruluşları arasındayız. Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın lösemi konusundaki tek danışmanıyız.
Doktor olduğumda en büyük prensibim, doktorla hasta arasında para ilişkisi olmasın, hiçbir çocuk parası olmadığı için ölmesin, anne babaları yoksul oldukları için hor görülmesinler idi. Lösemili aileler biricik çocuklarını tedavi ettirirken, ateş düştüğü yeri yakmasın isterdim. LÖSEV'de biliyorsunuz hastanemiz de, okulumuz da, köyümüz de tamamen parasızdır. Ailelere verdiğimiz maddi manevi sosyal desteklerle onların acısını paylaşıyoruz. Aradan parayı çıkarttık.
Lösemili ve Kanserli Ailelere mesajınız var mı?
Şunu unutmasınlar ki, bu hastalıkla bu zorlu savaşta yalnız değiller. Yavrularımız yalnızca anne ve babalarının değil, bizim de çocuklarımızdır. Onlar her şeyin en güzeline en iyisine layıktırlar. Biz onları saraylarda yaşatmaya ve tüm hayallerini gerçekleştirmeye kararlıyız. Ama lösemili ve kanserli çocuklarımız, anne-babaları, akrabaları, komşuları LÖSEV’e sahip çıkmalıdırlar. LÖSEV'i sadece yardım veren bir kuruluş gibi görmeyip, yakından tanımaları, tanıtmaları ve daha fazla çocuğu yaşatmak için ellerinden gelenin fazlasını yapmalarını istiyorum. Bunu ne kendim ne de LÖSEV adına istemiyorum, bunu insanlık ve lösemiden kaybettiğimiz yavrularımızın adına rica ediyorum.
Hepinizi çok seviyorum ve önemsiyorum. Bütün çocuklarımı tek tek öpüyorum ve anne babaları ile Allah’a emanet ediyorum.